26 Temmuz 2012 Perşembe

Hacettepe Fizik Mühendisliğinde Laboratuvar Dersleri


Hacettepe Fizik Mühendisliği bölümünün en önemli ayrıcalığının laboratuvar dersleri olduğunu söyler hocalarımız. Ülkenin başka hiçbir üniversitesinde böyle laboratuvarlar yokmuş, ben bilmiyorum. Benim bildiğim, öğrencilerin mühendislik adını taşıdığı için bölümde daha fazla uygulama olması gerektiğini savunmalarının yanısıra en nefret ettikleri dersin laboratuvar dersi olduğudur. Bu lablar öğrenciye işkence gibi gelir. Bunun sebebi derslerin kendisi mi yoksa uygulama biçimi mi diye sorarsanız cevabım süphesiz uygulama şekli yönünde olacaktır.

Lablarda Başımıza Gelenler

Burada yazacaklarım birçok arkadaşımın, hatta herkesin başına gelen kötü ve bir daha yaşanmasını istemediği olaylardır.
Daha önce bahsetmiştim bir kez daha söyleyim; lablarda 2 telafi hakkımız vardır ve 3. telfide F1 notu ile devamsızlıktan kalmış oluruz. Bizler bu kalma korkusunu içimizde yaşayarak deneylere gireriz.

İşlemediğiniz suçtan dolayı sizi suçladıklarını düşünün. Sorguya çekildiğinizde cevap veremezsiniz ve bir hayli terler ve bu durumdan nasıl kurtulabileceğinizi düşünürsünüz. işte lab sözlülerinde eğer deneye çok çok fazla çalışmadıysanız -ki genelde sadece bize verilen föyler çalışılarak girilir deneylere- kesinlikle bu suçlanma psikolojisinde olursunuz.

Laboratuvarda kendinize olan güveniniz sıfırdır. Mesela Fotoelektrik Olay deneyinde arkadaşınıza I-V grafiğini çizmesi söylendi diyelim. Size göre doğru bir grafik olduğunu düşünüyorsunuz. Deneye giriyorsanız eğer bu grafiğin yorumunu kesinlikle biliyorsunuzdur zaten. Asistan sırayla sormaya başlar, "bu grafik doğru mu?" diye... Emin olduğunuz halde bir nefeste "evet doğru" diyemiyorsunuz. Durup düşünüyorsunuz ve tereddütlü ve cılız bir sesle "evet, yani evet böyle" diyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki bu yanlışsa ve diğerleri gibi siz de evet doğru dediyseniz "Hepiniz çıkın, TELAFİ" denilecektir. Neyseki grafik doğru çıkıyor ama olay bitmiyor tabi, sorguya devam...

Sayısal bölümden geldiğimiz için hocalar ne derse biz kabul ederiz. Sosyal bir bölümdeki gibi karşı çıkma şansımız yoktur, tartışmaya kapalı kesin bilgiler olduğu için direk kabulümüzdür. Bundan dolayı asistan "bu böyle değil mi?" sorusuna refleks olarak evet öyle diyesiniz gelir, öyle olmadığını düşünseniz bile... Manyetik Alan deneyinde Arş.Gör. Özer Çelik ilk sorusunu bana "Manyetik alan nedir?" diye sordu. Aklıma hemen mıknatıs geldi ve N'den S'ye doğru bir alan olduğunu biliyorum, fakat deneye hiç çalışmamıştım. Bunu lafa dökemedim ve "iki kutup arasındaki alan" dedim. Tahtaya iki tane yuvarlak çizdi, birine artı diğerine eksi koydu, aralarına çizgileri de çekti ve "böyle, değil mi? dedi, "evet öyle, artıdan eksiye doğru" dedim ama onun manyetik alan olmadığını biliyorum. Hızlı hızlı "bu böyle demi, bu da böyle, burdan buraya... evet tamam" dedikten sonra "sen çık" dedi bana. Neye uğradığımı şaşırdım, birinci sınıfım karşı da çıkamadım. İlk ve son telafimi almış daha doğrusu atılmış oldum o gün. iyi haber artık Özer yok.